30 Mayıs 2012 Çarşamba

ESCHER


17 Haziran 1898 - 27 mart 1972

M.C Escher 1898 yılında Hollanda'da doğdu. 1918 yılına kadar doğduğu şehir olan Arnhem'de inşaat mühendisi olan babası George Escher annesi Sarah ve dört erkek kardeşiyle birlikte yaşadı. Okul hayatı hiç bir zaman iyi değildi fakat çizimlerini gösterdiği grafik öğretmeni Samuel Jessurun Mesquita'nın yönlendirmesiyle; özellikle linol baskı yapmak için cesaretlendirilmiştir. Bu yönlendirmenin etkileri sonraki yıllarda çalışmalarının büyük oranda (linol ve ağaç baskı) tekniğinde üretilmesi olarak ortaya çıkmıştır.
Babasının isteği üzerine mimari eğitim almak için Arnhem'deki Mimari ve Dekoratif Sanatlar okuluna gider.
Sanat eğitimini tamamladıktan sonra sık sık seyahat etmiş, bu seyahatleri esnasında deneyimleri sanatçının yönünü belirlemiştir. Seyahat zevkinin etkisiyle önce İtalya'ya gitmiş ve burada birçok çizim yapmıştır.
1922 yılındaki İspanya ziyareti sırasında gördüğü El Hamra Sarayı'nda mozaiklerden çok etkilenmiş, baskılarının vazgeçilmez konularından biri olarak biçimlenmiştir.
1924 yılında tekrar İtalya'ya gitmiş ve burada Jetta Umiker ile evlenmiştir. Çift uzun süre Roma'da yaşadı.
İtalyan kasabalarının doğal görüntülerinden, büyük kentlerin, büyük mimari yapılarından yola çıkarak ve güçlü kontrast olan siyah-beyaz ilişkisini de kullanarak birbiriyle çatışan görüntüler ve perspektif efektleri yaratmıştır.
1930'lı yıllarda İtalya'da yüksek faşist hareket nedeniyle İtalya'dan ayrılarak ailesiyle birlikte İsviçre'ye yerleşmiştir. Başlarda İsviçre'yi sevemeyen aile 1936'da uzun Akdeniz gezisine çıkmıştır. Bu gezi sonrasında El Hamra onun için yeniden en zengin ilham kaynağı olmuştur. Tekrar duvar çinileri üzerine düşünmeye başlamış ve birim tekrarına dayanan üslubunu olgunlaştırmaya başlamıştı. 1937 de eserlerlerinin birkaçını gösterdiği Berend, onu matematiğe yönlendirdi ve escher'i matematikle tanıştıran kişi oldu. Escher simetri üzerine çalışmalara, okuduğu bazı makalerinin etkisiyle başladı. 1937 sonlarına doğru ailesiyle Belçika'ya taşındı. 1941 deki Nazi işgali yüzünden ailesi ile beraber Belçika'dan Hollanda'ya kaçmak zorunda kaldı. Sonraki yıllarda gelecekte ünlü olacak birçok çalışmasını yaptı. Sonraki yıllarda gelecekte çok ünlü olacak birçok çalışmasını yaptı. 1958 de tanıştığı Coxester ile ömür boyu arkadaş kaldı ve Coxester'in çalışmaları Escher'in birçok çalışmasına ilham kaynağı oldu. Aynı yıllarda 2 boyutlu ve 3 boyutlu öğeleri aynı anda içeren birçok çalışmaya imza attı.
Escher'in şaşırtıcı ve hayranlık uyandıran METAMORFOZ serileri bu dönemin ürünleridir. (Metamorfoz I, II ve III)
Escher'in çalışmalarının en ünlüleri imkansızlıklar üzerine kurulu kompozisyonlardır. Şaşırtıcı resimler yapmak için fizksel gerçeklikten bağımsız düşünmenin avantajınını kullanan ressamların başında gelen Escher, bu çizimlerinde alışılmışın dışında perspektif kullanarak imkansızlıklar yaratmıştır.
İmkansız figürlerin şairi Escher, var olmayan bir şeyi betimlemenin kuralları olduğuna inanır. Bu kuralların da kuralları olduğuna inanır. Bu kuralların da az ya da çok, peri masalları anlatıcısı ile aynı olduğu kanısındadır. İmkansız bir şeyin resmini çizmek isteyen kişinin zıtlıkların işlevini tatbik ederek, şoke ederek, şoke etmek, dehşete düşürmek zorunda olduğuna inanır.
İmkansız figürleri şöyle gerekçelendirir. “Bazen bana öyle geliyor ki, hepimiz imkansıza duyduğumuz tutkudan mustaribiz. Çevremizde bizi kuşatan gerçeklik, üç boyutlu dünya bizim için çok bayağı, çok donuk, çok alelade. Biz var olmayanın, mucize olanın anormal ya da doğaüstü olanın özlemini çekiyoruz. Çevremizdeki gerçeklik yeterli derecede garip ve açıklanamaz olmalı ama değil, bundan hoşnut değiliz ve bu durumdan kaçmak için imgelerle ve hikayelerle oynamakta diretiyoruz.
1962 de hastalanıp hastaneye kaldırıldı ve 1972 yılının 27 Mart günü Hilversum'da kaldığı hastanede hayata gözlerini yumdu.


















19 Mayıs 2012 Cumartesi

Yol


Şehir yaşantısının gürültü ve temposundan sıkılıp, dağları tepeleri aşıp bilinmeyen bir yere gitmek...




Ya bir ormana



Ya da deniz kenarına, dalgaların sesini dinlemeye...

16 Mayıs 2012 Çarşamba

TOULOUSE LAUTREC (1864 – 1901)


1864 yılında Fransa Albi de dünyaya geldi. Toulouse kontların soyundandır. Sağlığı bozuk bir çocukluk yaşar, 14 yaşında iki kere düşmesi sonucunda sakat ve cüce kalır.
1881 de Paris'e gider. Güzel Sanatlar Yüksekokulunda Bonnat'ın sonra da Cormon'un (burada Van Gogh ile tanıştı) atölyelerine girer. Montmartre'de bir atölyeye yerleşir. Mirliton'a Aristide Bruant'ın kaberisine ve Moulin Rouge'a sık sık gider. Moulin Rouge için büyük yankılar uyandıran afişler çizer. Desen ve çizimleriyle bu çevrelerin yıldızlarını ölümsüzleştirir.









1895 de Louvre müzesinde bulunan (Pom Oyunu Salonu) da pek çok tablosunu sergiler.
1889 da bağımsız sanatçılar salonunda
1893 Goupil galerisinde resimlerini sergiler ve büyük başarı kazanır.
Randevu evlerini dolaşarak en önemli kompozisyonlarından birini yapar. “Salonda” (Albi Müzesi)


Sirklerden ve bisiklet yarışmalarını resmeder. Belçika, İspanya ve İngiltere'ye bir çok defa gider.
Lautrec düzensiz yaşayışı ve alaycı mizahıyla efsanevi bir kişi haline gelir. Resimleri orijinalliği ve güçlülüğüyle 19. yüzyıl sonunun en önemli eserleri arasında yer alır. İlk dönem resimlerinde Degas'ın Japon taşbasmalarının ve izlenimcilerin etkileri sezilir.
Sonra hem psikolojik hem lirik olan çok özel bir anlatımcılığa yönelen sanatçı, dokunaklı portrelerinde, kafe, kabare, tiyatro resimlerinde desene hep ön planda yer vermiştir.


Lautrec'in isviçre ve Amerika başta olmak üzere Fransa dışındaki ülkelerde de bir çok eseri vardır. En önemlileri Louvre (Pom Oyun Salonu) ve özellikle Albi Müzeleri'ndedir. 1901 yılında 37 yaşında iken yaşama veda eder.  






  

14 Mayıs 2012 Pazartesi

EDVARD MUNCH (1863 – 1944 )



1863 yılında Norveç Loten'de doğdu. Çocuk yaşlarda resme yatkın olduğu anlaşılan Munch resim eğitimi görmedi.
1880'de mühendislik eğitimini bırakarak ressam olmaya karar verdi.
Oslo'da akademiye girdi, 23 yaşındayken 110 eserden oluşan ilk kişisel sergisini açtı. 1889 da Paris'deki Leon Bonat'ın sanat okuluna girdi.
1892'de Almanya'da 45 yapıtı sergilendi.
Eksprosyonist (dışavurumcu) akımının Almanya'da gelişmesine önemli katkıları oldu.
“Ölü Anne Anne” resminde Munch bize ölmüş annesinin yatağının başucundan bakar, elleriyle kulaklarını tüm duymak istemediklerine kapatmış dört – beş yaşlarında bir çocuk olarak... bu Munch'ın ilk sessiz çığlığıdır.


“Bahar” tablosunda bahar, on beş yaşında veremden ölen hasta ablasının odasında, açık pencereden içeri sızan güneş ışığı ve ılık esintiden ibarettir.
Munch için hastalık ve acı içerde baharsa dışarıdadır.


Hayata yeni başlamışken ağır yaralar almıştır. Ki bir ömür onları sarmaya uğraşmıştır. Acılarını bir akıl hastanesinde elektro şoklarla dindirmeye çalıştığı biliniyor.
1893 de ünlü resmi “Çığlık” modern insanın ruhsal acılarının simgesi haline geldi. (Geçtiğimiz günlerde 120 milyon dolara satıldı.)


Daha sonra pek çok resminden yalnız, kırık ve uzak bir siluet olarak bize bakıp duracaktır.
1944 yılında Norveç Ekely'de hayatını kaybetti.








11 Mayıs 2012 Cuma

Zafer Coşkusu!


Bu fotoğraf karesini tesadüfen gazetede gördüm. İlk bakışta zafer sevinci olarak algıladım. Dikkatle bakınca "pes doğrusu!" dedim ve elimde olmayarak güldüm. Sporcu, adaleli koluyla Aziz Kocaoğlu'nun boğazını adeta bir mengene gibi sıkmış. 
Kocaoğlu kızarmış, morarmış vaziyette yine de kupayı zaferle kaldırıyor.
Kazanmak demek ki böyle bir şey. 
Ben bu reme "Zafer Coşkusu" ismini verdim. 
Resmi kağıt üzerine akrilik boyama tekniği ile çalıştım.

Yeşil yandı


Resimlerimi figüratif anlatımcı ağırlıkla çalışıyorum.
Bu resimde de yine kağıt üzeri akrilik tekniği ile karşıdan karşıya geçen insanları fotoğraflayıp çalıştım.


Ünlü bir albüm kapağında yer alan The Beatles üyelerinin fotoğrafına gönderme olarak, The Simpsons'ın aynı kostümlerle karşıdan karşıya geçerken yapılan resimlerini çalıştığım resimle örtüşüeceğini düşündüm ve kolaj tekniğini uygulayadım.

Beyoğlu'nda gezersin, gözlerini süzersin



Bu resim de yine, kağıt üzerine akrilik tekniği ile çalıştım. Beyoğlu'nda işsizlikten sıkılmış bir simitçiyi fotoğrafladım. 
Marge Simpson ve iki ablası süper model Linda Evangelista'yı koluna takarak İstiklal Caddesinde gezdirmek üzere kolaj tekniğini uyguladım.
Bu resme "Beyoğlu'nda gezersin, gözlerini süzersin" ismini verdim. 


Not: Marge Simpson ve ablalarının bulunduğu resim, Harper's Bazaar'ın sayfalarında yer almıştır. 

3 Mayıs 2012 Perşembe

Çığlık bugün 120 milyon dolara satıldı



Su götürmez bir gerçek ki; Edvard Munch'ın “Çığlık” adlı tablosu dünyada Mona Lisa'dan sonra en bilinen tablo.Ekspreyonizmin en güçlü eserlerinden olarak kabul edilen 'Çığlık'ta ressam, bağıran ve ellerini başına götüren bir figürü resmediyor. Arka planda ise yürüyüş yapanlar ve tekneler yer alıyor.Ayrıca tablonun çerçevesinde, Munch'ın eser için nereden ilham aldığını anlattığı bir şiiri de bulunuyor. Sanatçı deniz kenarında yürürken anksiyete nöbeti geçirdikten sonra bu tabloyu yaptığı belirtiliyor.
Munch 'Çığlık'ı 1895 yılında yaptı. Resmin şu anki sahibi Peter Olsen'in babası Thomas Olsen Munch'ın komşusuydu ve 1937 de ondan satın aldı.
Aslında tablonun dört farklı versiyonu var, diğer üçü Norveç devleti tarafından korumaya altına alınmış durumda. İkisi müzelerde tutuluyordu fakat çalınmışlardı. Ne ki, bulunduklarında oldukça hasar görmüştü.
Bugünlerde ise New York'taki müzayede evlerinde bahar rüzgarı esiyor. Sotheby müzayede evi tarafından, 119,9 milyon dolara satıldı. Açık artırma sadece on iki dakika sürdü. Eser için yedi kişi yarışsa da son dakikalarda açık artırmaya telefonla katılan iki kişi arsında geçti.
Sotheby's açık artırmayla satılan eserin en renkli versiyonu olduğunu söylemiş. 
Eserin satışından elde edilen parayla Edvard Munch adına bir müze, otel ve sanat merkezi için kullanılacak.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Bugün Cezanne'ın İskambil Oyuncuları adlı tablosu 19 milyon dolara satıldı


New York'taki Christie müzayede evinin İzlenimci ve Modern sanatçılara ait eserleri satışa çıkardığı bahar açık artırmasında Fransız ressam Paul Cezanne'ın “İskambil Oyuncuları” adlı suluboya eseri 19.12 milyon dolara satıldı.
Tablo 1930'lı yıllarda Teksaslı koleksiyoncu Heinz F. Eichenwald'ın sahipti. Ne ki koleksiyoncunun 1953 teki ölümünden beri kayıptı.
Ünlü ressamın 1890 ve 1896 yılları arasında 5 ayrı versiyonunu yaptığı 46.7 cm'ye 30.5 cm boyutundaki “İskambil Oyuncuları” hazırlık çalışmasına 15 ile 20 milyon değer biçiliyordu.
31 resim ve heykelin satışa çıkarıldığı müzayedede, Henri Matisse'in 8 ila 12 milyon dolar değer biçilen 1907 tarihli “Şakayıklar” adlı tablosu 19.2 milyon dolara, Picasso'nun 8 ila 12 milyon dolara satılması beklenen 1968 tarihli “İki nü” adlı tablosu 8.8 milyon dolara alıcı buldu.
Christie müzayede evi 100 milyon dolar toplamayı hedeflerken, 117 milyon dolar gelir sağlamış.